Ey Günümüzün Nemrud’u, Firavun’u Bre Zâlim Netanyahu!..

– Sen, Nemrud’tan daha nemrud, Firavun’dan daha firavun olamazsın!..

Nemrud ki;

– “Ülkesinde doğacak olan bir erkek çocuğun halkın dinini değiştireceğini ve kendisini öldüreceği” korkusuyla; doğan erkek çocukların öldürülmesini emrettiği ve şehirdeki bütün erkekleri şehir dışına çıkararak hanımlarıyla ilişkiye girmelerine engel olduğu ifade edilirken;

– Burnundan başına giren bir sivrisineğin sebep olduğu şiddetli ağrılar yüzünden sürekli olarak kafasını tokmakla dövdürmüş ve sonunda büyük bir acıyla ölmüştür…

Firavun ki;

– Hz. Mûsâ’nın karşısında yer alan, büyüklük taslayan, böbürlenen, ilâhlık iddiasında bulunacak kadar kendini beğenen, halkını küçümseyip zayıfları ezen, gerçeklere sırt çeviren bir kral olarak tasvir edilirken;

– Kur’an’ın ifadesiyle “(ailesi ve kendine uyanlarla birlikte) yıllarca kıtlık ve ürün azlığıyla imtihan edilmiş”, üzerlerine tûfan, çekirge, haşerat, kurbağalar ve kan gönderilmiş ve beraberindekilerle denizde boğulmuş, helâk olmuştur…

Ey bre zâlim, gâfil netanyahu!..

Sen (sinek sıklet) ki;

– Gazzeli mücahid yiğitlerin seni öldüreceği korkusuyla Nemrud ve Firavun’u örnek alarak (sözde seni destekleyen zâlim (sinek) ağa babalarına güvenerek, sırtını dayayarak) Gazzeli yiğitleri tamamen öldürmeye kalkışıyorsun…

– Sen, sen değilsin.. Sen, sinek ağa babalarının tetikçisi, kuklasısın…

Biz Müslümanlar öyle inanıyoruz ki;

– siz kâfirler inanmasa da, istemese de (bu imtihan dünyasında) Allah nurunu tamamlayacak;

– senin sonun da Nemrud ve Firavun’dan daha beter olacaktır!..

Karanlığın en koyu olduğu an, aydınlığın en yakın olduğu zamandır; zulmün en ağır olduğu an da zaferin en yakın olduğu zamandır!..

“Andolsun biz, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmış olduk. Bunların kalpleri vardır ama onlarla kavrayamazlar; gözleri vardır ama onlarla göremezler; kulakları vardır ama onlarla işitemezler. Onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır.” (A’râf, 179)

– “Onlar tuzak kuruyorlar. Allah da tuzak kuruyordu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.” (En’âm Suresi, 30)

– “… kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.” (Saff Sûresi)