Giresun Haberleri

Bir Başkan Arıyorum!

Bu yazıyı paylaşın

Yıllardır başkan arıyorum, maalesef aradığım başkanı bugüne kadar bulamadığım gibi aradığım başkanı bi’göreni de bulamadım.

Bu defa, dediler ki “başkan panayırı var, aradığını belki orada bulabilirsin”. Ben de bulmak ümidiyle tekrar yollara düştüm.

***

Geçmişte aradığım başkanda acaba fazla özellik aradığım için mi bulamadım, diye düşündüm.

Bu defa, geçmişte aradığım bütün özelliklerden vazgeçtim tek bir özellikte karar kıldım.

Başkanda aradığım tek özellik:

– Hz. Ömer’in oğlu Abdullah’ın ibretlik “Semiz Deve ve Hz. Ömer’in Adaleti” hikâyesindeki bir özellik.

***”

Rivayet olunur ki: Hz. Ömer, fırsat buldukça çarşı pazarı teftişe çıkar; esnafın, halkın dertlerini dinler, şikâyet olur ise anında çözüm bulurdu.

Halife Ömer, bir gün deve pazarını teftiş ederken orada haylice iri, semiz ve gösterişli bir deve görür. Merak eder ve sorar:

– “Bu deve kime ait! Kim bu görkemli devenin sahibi?”

Derler ki:

– “Bu deve oğlunuz Abdullah’a aittir.”

***

Hz. Ömer oğlu Abdullah’ı çağırır ve sorar:

– “Oğlum! Bu deveyi sen nereden buldun.”

Oğlu Abdullah:

–  “Bu deveyi pazardan satın almıştım. Gayem şuydu, biraz kilolansın, ben de satayım ve ticaret yapayım. Nihayet devem otlandı, su içti ve kilolandı. Ben de bugün pazara getirdim ki satayım. Burada yanlış bir şey yok. Yanlış bir şey de yapmadım.”

***

Hz. Ömer:

– “Sen bu deveyi nerede besledin. Hangi otla semizledin.”

Oğlu:

– “Ben devemi bütün Medine halkı gibi devlete ait şu korulukta besledim. Herkes nasıl devesini getirip o koruluğa salıyorsa ben de getirip devemi o koruluğa bıraktım.”

Hz. Ömer:

– “Oh oh ne âlâ. Halifenin oğlunun devesi gelmiş. Haydi yemleyin. Haydi sulayın. Halifenin oğlunun devesi. Tabii ki en iyi yemi alacak, elbette en iyi suyu içecek!

– Ey Ömer’in oğlu Abdullah; “Hemen bu deveyi sat. Elde ettiğin paradan, bu deveyi satın alırken verdiğin ana sermayeni al. Geri kalan parayı hemen hazineye devret. O para Müslümanların fakirlerine dağıtılacak haydi bakalım.” (Beyhaki, es-Sünen, 6/147)

***

Oğlu Abdullah:

– “Ama herkes devesini o otlağa bırakırdı. Orası Medine’de yaşayan her vatandaşın yararlanacağı genel bir otlaktır. Ben de Medine halkından birisiyim. Burada yanlış bir işim olmadı ki.”

Halife Ömer:

– “Sen Halifenin oğlusun! Halk oradan yararlanabilir. Ama sen yararlanamazsın. Ben o otlaktan Halife ile Halifenin evlatlarının ve akrabalarının yararlanmasını yasaklıyorum.”

***

İşte ben de öyle bir başkan arıyorum ki:

– Hz. Ömer’in oğlunu ikaz ettiği gibi evlatlarını ikaz edebilen bir başkan olsun!

– Oğullarına, “siz başkanın oğlusunuz. Halkın hayvanlarını otlattığı otlakta hayvanlarınızı otlatamazsınız, halkın ticaret yaptığı pazarda siz ticaret yapamazsınız. Ben o otlaktan, o pazardan başkan ile başkanın evlatlarının ve akrabalarının yararlanmasını yasaklıyorum” desin, diyebilsin!

***

Böyle bir başkanı bulabilirsem, yaşına ve konumuna bakmaksızın elini öpüp onunla omuz omuza birlikte yürüyeceğim…

Böyle bir başkanı gören ve duyan olur da müjdesini getirene bir emekli maaşımı hediye olarak (bahşiş) vereceğim…

***

“Bir insanın şöhretine ve görünüşüne aldanma. Namaz ve niyazına bakma. Aklına ve doğruluğuna bak!” (Hz. Ömer)

Vesselam…

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz. Anladım