Giresun Haberleri

Korona Denilen Meret Neymiş be?

Bu yazıyı paylaşın

“Korona canavarı geliyor kaçın, herkes eve!” dediler; eyvallah dedik! Genç ihtiyar, çoluk çocuk aylardır evde hapis kaldık! “Sokağa çıkmak yasak!” dediler; eyvallah dedik, evde kaldık. “Cuma ve Bayram namazı, ramazanda teravih ve camilerde cemaatle namaz kılmayacaksınız!” dediler, eyvallah dedik, camilere gitmedik, camilerde cemaatle namaz kılmadık!

*

Dediler ki; “Sokağa çıkma kısıtlaması devam eden 18 yaş ve altı çocuklar ve gençlerin yanlarında veli/vasisinin bulunması şartı ile (veli/vasi olan 65 yaş ve üzeri olan vatandaşlarımız hariç) Seyahat İzin Belgesi almaksızın şehiriçi ve şehirlerarası yolculuk yapabilecekler…”

Bir an sevindik ve dedik ki; “elhamdülillah, nihayet gençlerin ve çocukların halini anladılar, onları serbest bırakıyorlar!”

Oysa baktık ki yine yanılmışız!

Meğerse gençlerin ve çocukların serbest bırakılması gerekçesi; onların aylardır ev hapsinde sıkıntılı hallerinin anlaşılması değil de turizm tesislerinin açılması imiş!

Üstüne üstlük, “Ayrıca aileleriyle şehiriçi-şehirlerarası yolculuk yapabilecek, tatile veya yazlığa gidebilecekler… Ailesiyle birlikte tatile gidenler için otel alanı ev sayılacakmış!”

Ne bilelim, cahillik işte! ‘Namazda gözü olmayanın ezanda kulağı olmazmış’ misali, turizm tesislerinde gözü olmayanın turizm tesislerinin de 1 Haziran’dan itibaren hizmete açılacağı haberini de duymamış ve de okumamışız!

*

Hâsıl-ı kelâm: Meğerse her şey para içinmiş… Her şey turizm içinmiş!

Peki, 18 yaş altına verilen seyahat izni 65 yaş üzerlerine acaba neden verilmemiş olabilir?

Muhtemelen turizm tesislerine tatile gidenler arasında 65 yaş üzerindekiler pek fazla bulunmuyor olmalı! Yoksa turizm tesislerine gidenler arasında 65 yaş üzerindekiler oran itibariyle yüksek olmuş olsaydı, herhalde onlar da bu seyahat hakkından faydalanıyor olurlardı!

*

Evet, kim ne yaparsa yapsın; her şey kayıt altına alınıyor ve tarihe not düşülüyor…

Bu korona tedbirleri de tarihe not düşülecek ve günü geldiğinde hatırlanacak ve hatırlatılacaktır!

*

Hani Hz. İbrahim, “Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster” demişti de Allah da ona “İnanmıyor musun?” deyince, “Hayır (inandım) ancak kalbimin mutmain olması için” demişti (Bakara, 260) ya; işte o misal, bizler de kalbimizin mutmain olması için böyle bir sorgulama yapacak olursak herhalde haddi aşmış olmayız!

Vesselam…

Ahmed Çıtlakoğlu

30 Mayıs Cumartesi 2020 / 07 Şevval 1441

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz. Anladım