Giresun Haberleri

İstanbul Sözleşmesine Bir Avukat ve Sosyolog Bakışı

Sosyolog-Avukat İlhami Sayan, kaleme aldığı bir yazıyla İstanbul Sözleşmesinin maddelerinin getirdiği yıkım ve felaketlere dikkat çekti.

Bu yazıyı paylaşın

Aynı zamanda Türkiye Aile Meclisi Yönetim Kurulu Ãœyesi de olan Ä°lhami Sayan, “Ä°stanbul SözleÅŸmesine Bir Avukat ve Sosyolog Bakışı” baÅŸlıklı bir yazı kaleme aldı

Son yıllarda İstanbul Sözleşmesinin her kesimden insan tarafından gittikçe artan dozda tartışıldığını belirten Sayan, Radikal Feministler olarak nitelendirilebilecek küçük bir grup haricinde tartışmaya katılanların ekseriyetle sözleşme aleyhine düşünmekte ve olumsuz kanaat belirtmekte olduğunu ifade etti. Sayan, hatta son günlerde sözleşmeyi milletvekili olarak bizzat onaylayan kişiler dahi mazeret beyanıyla beraber pişmanlıklarını dile getirdiğini ifade etti.

Sayan, “Ancak belirtmek gerekir ki sözleÅŸme; tartışmaya katılanların ekseriyeti tarafından içerik olarak tam olarak bilinmemekte olup sözleÅŸmeye karşıtlık, sözleÅŸme neticesinde getirilen yasal düzenlemeler ve onun uygulama ve yansımaları üzerinden yapılmaktadır.” dedi.

“SözleÅŸme, hükümetin tasarrufu olmanın ötesinde bir anlam taşıdığını ve bir tercihten çok bir dış dayatma olduÄŸunu göstermektedir”

Sayan, “Kendisi aynı zamanda Bilim ve Sanat Vakfındaki Uluslararası Ä°liÅŸkiler dersinden benim hocam olan Ahmet DavutoÄŸlu ve feminist kadrolar tarafından Ä°stanbul SözleÅŸmesi olarak tanıtılan sözleÅŸmenin asıl adı; ‘Kadınlara Yönelik Åžiddet ve Ev içi Åžiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Ä°liÅŸkin Avrupa Konseyi SözleÅŸmesidir. Ancak sözleÅŸmenin Ä°slam ülkelerine rahatlıkla pazarlanması ve Türkiye içinde de muhalefetsiz/tepkisiz uygulanması için adı ‘Ä°stanbul SözleÅŸmesi’ olarak lanse edilmiÅŸtir. SözleÅŸme 11 Mayıs 2011 tarihinde Türkiye Devleti adına DışiÅŸleri Bakanı Ahmet DavutoÄŸlu tarafından imzalanmış ve meclis tarafından firesiz olarak onaylandıktan sonra 1 AÄŸustos 2014 te yürürlüğe girmiÅŸtir. Hükümetin her faaliyetine mutlaka bir ÅŸekilde muhalefet eden ve esasen politikanın kuralları gereÄŸi öyle de olması gereken muhalefet partilerinin dahi tek bir fire vermeden sözleÅŸmeye onay vermesi ve sözleÅŸmenin maddelerinin okunmadan ve tartışılmadan 26 dakika gibi bir sürede kanunlaşıp onaylanması bunun hükümetin tasarrufu olmanın ötesinde bir anlam taşıdığını ve bir tercihten çok bir dış dayatma olduÄŸunu göstermektedir. SözleÅŸme maddelerinin sözleÅŸmeden önce ve sonra halk, akademisyen, hukukçu ve sosyologlar nezdinde tartışmaya açılmaması, yapım sürecinin sadece Avrupa tarafından desteklenen ‘kelimenin tam anlamı kullanılacak olursa beslenen-‘ bir kısım STK ile istiÅŸare edilmesi dahi sözleÅŸmenin bir dayatma olduÄŸunu ve pek de hayrımıza olmadığını gösteren delil ve emarelerdir. Fakat sözleÅŸmenin halkın yarısının desteÄŸini almış bulunan muhafazakâr bir hükümet tarafından imza edilmesi, o dönem henüz dış baÄŸlantıları ve gerçek niyetleri ortaya çıkmamış bulunan Cemaatçi (Fetöcü) basın ve bürokratlar ile o çevreden olan STK ve kanaat önderleri tarafından desteklenmesi ve cilalanarak kamuoyuna sunulması nedeniyle halk tarafından gerçek tehlikesi fark edilmemiÅŸtir. Zira sözleÅŸmeden ve onayından önce binlerce kadına yönelik ÅŸiddet haberleri yapılarak adeta Mesut Yılmaz döneminde Ruslar ile yapılan ve öncesinde halkın enerji kesintileri ve donma ile korkutulduÄŸu döneme benzer psikolojik bir harekâtla halk adeta narkozlanmıştır” Ä°fadelerine dikkat çekti.

Sayan, sözleşmenin kronolojisine göre amaç ve yükümlülükleri sıralayarak şu değerlendirmelerde bulundu: Sözleşme, amacını onlarca uluslararası sözleşme ve amaca bağlayarak bu amaçların uygulanması için bir İZLEME MEKANİZMASININ kurulmasını öngörmektedir.

Devamı için http://nabizapp.com/jump.php?id=24647474

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz. Anladım