Giresun Haberleri

Tesettür Meselesi…

Bu yazıyı paylaşın

“Tesettür” sözlükte “örtünmek, kuşanmak” anlamına gelir. Dini bir terim olarak da ilgilileri ve ölçüleri dinen belirlenmiş örtünme yükümlülüğünü ifade eder. Hemen ifade edelim tesettürün muhatabı insandır.  Yani tesettür/örtünme denilince insan akla gelmektedir.

İnsanda örtünme fıtrîdir, yaratılıştan gelir. Kur’an’daki anlatımlara bakarsanız örtünmenin utanma duygusunun bir sonucu olarak fıtri bir ihtiyaçtan kaynaklandığını görürsünüz. (Araf 7/22) Yine Kur’an’a bakarsanız örtünmenin insanlık tarihi kadar eski olduğunu görürsünüz.

Diğer taraftan şunu belirtelim ki örtünme meselesi sadece kadınların meselesi değildir. Dikkat edilirse tesettür ayetleri dediğimiz Nur suresi 30-31’de önce erkeklere seslenilir ardından da kadınlara. Ancak yaradılış icabı kadınlar cazip/çekici yaratıldıklarından tesettür konusunda kadınlarımızın çok daha dikkatli olması gerektiğini, tesettür ayetlerinin odağında kadının olduğunu söyleyelim. Bu konuda referansımız da yine Kur’an’dır. Kur’an’daki tesettür ayetlerine (Araf 7/26, Nur24/ 30-31,60, Ahzab 33/59) baktığınızda ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılacaktır.

“Tesettür” konusu da dini hayatın bir parçasıdır. Bu manada din yaşanan bir olgudur. Hayal edilen değil. Dindarlık hayatın bir parçasına hapsedilemez. Bir Müslüman için hayatın tüm alanlarındaki yaşantısı, hal ve tavırları sonuç doğurur. Hususiyle uhrevî sonuçları vardır. Bu manada İslam’ın çizdiği çerçevede örtünmeyen erkek veya kadın dinen günah işlemiş olur ve bunun da ahirette sonuçları olacaktır.

Şunu net olarak ifade edelim. Bugün Müslüman toplumumuzda tesettür konusunda üç husus öne çıkıyor.

1-Tesettür diye bir derdi olmayanlar. Adı Ahmet, Mehmet, Ayşe, Fatma… Yani Müslüman. Lakin giyinişine bakarsanız İslami manada facia. Yatak odası kıyafeti ile sokakta dolaşmakta her hangi bir beis görmezler. Bu kardeşlerimize “Allah ıslah etsin” demekten başka bir şey diyemiyoruz. O da gizlice. Yoksa herhangi bir uyarı veya yorum yapmaya kalkarsanız “linç” yersiniz. Hemen “özgürlük” sopası ile dayak yersiniz. Tabi bu toplum bu hale bir günde ya da bir akşamda gelmedi. Yavaş yavaş, sindire sindire gelindi. İyi de mesafe aldılar. İnternet, Tv gibi iletişim vasıtaları yolu ile evlerimize mahremimize kadar girdiler. Bilinçli aileler de yoksa karşı duracak sonuç bu oluyor. Sonra da “ne var bunda canım” noktasına gelinmiş oluyor. Mütedeyyin bir ailenin, hatta mütesettire bir annenin göbeği açık kızlarını görünce işin vahametini daha iyi anlıyorsunuz. Bu durumu ne ile izah ederiz acaba? Neye ve nereye sığdırırız? Hiçbirine sığdıramazsınız. Ama ortada böyle acı bir gerçek var.

2- Tesettür diye bir derdi olanlar. “Ben Müslümanım ve inandığım Rabbim bana Kur’an’ında örtünme ile alakalı şu şu yükümlülükleri yüklüyor. Öyleyse buna uymalıyım. Yoksa Rabbimin sevgisini kaybederim, rızasını kaybederim. Rabbinin rızasını ve sevgisini kaybedenin artık kaybedecek başka bir şeyi de yoktur” düşüncesinde olan ve bu doğrultuda yaşayan kardeşlerimiz. Bu kardeşlerimiz evinden dışarı çıkarken artık ev kıyafeti değil dışarı kıyafetlerini giyerek sokağa çıkarlar, günlük işlerine bakarlar. Dışarı kıyafeti nedir? Ya da İslami örtünmenin sınırları nedir?  Erkeklerimiz için diz altı ile göbek arasının dar olmayacak şekilde örtünmesi, kadınlarımız için de yine dar olmamak üzere el, yüz ve ayaklar hariç tüm vücudun örtünmesidir. Bu farzdır, yani dini bir zorunluluktur. Tercihe bırakılmamıştır.

Burada şunu da belirtmeden geçmeyelim. “Tesettür başörtüsünden ibaret değildir”. Başı örtmek tesettürün sadece bir parçasıdır.  Yani bir kadının sadece başını eşarp, yazma, şal vs. ile örterek saçını kapatması ile tesettür olmuyor. Bedeninin diğer azalarının da tesettüre uyumlu örtülmesi gerekiyor. Başı kapatıp da daracık pantolon veya daracık ve kısa kollu tişört giymenin adı İslami manada örtünme değildir. Bunun adı olsa olsa moda, tarz ya da aksesuar olur. Hâlbuki tesettür tarz değil farzdır.

Bu manada tesettürün fiziki ve manevi olmak üzere iki boyutu vardır. Elbise bedeni örter belki ama ahlak yoksa şuur yoksa kısaca Kur’an’ın dediği gibi (Araf7/26) TAKVA yoksa tesettürün içi boşaltılmış demektir. Hâlbuki Kur’an “takva elbisesi daha hayırlıdır” (Araf7/26)  diye vurgu yapar. Takvasız örtünmenin en acı örneklerini bugün çarşı pazarda veya basın yayın vasıtalarında bol miktarda görüyoruz. Şöyle ki: Kardeşimiz başörtülü ama makyajdan boya küpüne düşme vaziyeti söz konusu. Ya da daracık ve çok dikkat çekici tarzda bir giyiniş söz konusu. Yine kardeşimiz başörtülü ama ağzı küfürlü, erkeklerle yılışık yılışık sigara tüttürüyor.   Diğer taraftan son zamanlarda dikkat çeken ve hiç de hoş olmayan bir konuyu daha arz edeyim. Bir düğün merasiminde horon veya halay çekiliyor, bir bakıyorsunuz tesettürlü kadınlarımız erkeklerle el ele horon tepiyorlar. Bu duruma helal denilebilir mi? Dinen caiz değil. Ama en acı olanı dindar olduğunu sandığımız, en azından giyinişiyle öyle görünen hanım kardeşlerimizin de bu ortamda horon tepmesidir.

3- Bir de bu iki durumun ortasında olanlar var. Tesettür noktasında İslami manada ciddi değil ama tamamen de salıvermiş değil. Teşhir boyutunda değil. Bu gruptaki hanım kardeşlerimiz bilinçsiz de olsa iyi kötü örtünüyor. Ama dikkatsiz davranıyor. Mesela başını bağlarken kolları açık, ya da boyunları örtülmemiş. Burada da takva eksikliği söz konusu.

Burada özetle şunu söyleyelim. Müslüman kadın Allah için örtünecekse Allah’ın dediği gibi örtünmelidir. Hadislerde belirtilen “giyinik çıplak” durumuna düşmemek lazım. Takvasız örtünmek tesettür değildir. Tesettür “bana bakma” içindir. Giyilen örtü sana baktırıyorsa takvasız örtü söz konusudur. Hulasa tesettürden önce ahlak lazım.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz. Anladım