Giresun Haberleri

Alucra İlçemizi Tanıyalım

Bu yazıyı paylaşın

Alucra ilçesi, Karadeniz Bölgesi’nin Doğu Karadeniz Bölümü’nde, Giresun ilinin iç kesimlerinde ve Giresun Dağları’nın güneyinde yer almaktadır. Yeşilırmak’ın Kelkit kolunun havzasında yer alan ilçe, doğuda Gümüşhane’nin Kürtün ve Torul ilçeleri güneydoğuda Gümüşhane’nin Şiran ilçesi, güneyde Giresun ilinin Çamoluk ilçesi, batıda Şebinkarahisar ilçesi, kuzeyde Yağlıdere ilçesi, kuzeydoğuda Güce ilçesi, kuzeybatıda ise Dereli ilçesi ile çevrili durumdadır.  İlçe, Giresun il merkezine 131 km iken, Şebinkarahisar ilçe merkezine 41 km, Çamoluk ilçe merkezine 56 km uzaklıktadır.

Alucra ilçesi, ortalama yükseltisi genellikle 1000 m’nin üzerinde ilçe merkezi yükseltisi 1400 metredir. Dağlık-tepelik alanlar, aşınım yüzeyleri, düzlük alanlar ve vadilerin bulunduğu nispeten engebeli bir topoğrafyaya sahiptir.

Alucra ilçesinin kuzeyinde Giresun Dağları, güney kesiminde ise Berdiga (Sarıçiçek) dağları hâkim rölyefi meydana getirmektedir. Giresun Dağları, diğer Karadeniz dağları gibi kıyıya paralel uzanan ve az geçit veren, kıyının hemen gerisinde bir set şeklinde uzanmış dağlardır. Giresun Dağları, doğudaki Gümüşhane ve Rize Dağları kadar olmasa da yer yer 3000 m’yi geçen yükseltilere sahiptir.

Alucra ilçesinin güney kesimindeki en dikkat çekici dağlık alan olan Berdiga (Sarıçiçek) Dağları kütlesi, Karadeniz dağlarının güneydeki son sıralarını oluşturmaktadır Berdiga Dağları’nın en yüksek noktası, 2347 m yüksekliğindeki Berdiga Tepesidir.

En önemli düzlük, ilçe merkezinin de konumlandığı Alucra düzlüğüdür. Alucra Düzlüğü, batıda Şebinkarahisar, doğuda da Şiran ovası ile ayrılmaktadır. Bunlara ek olarak aşınım yüzeyleri, vadiler, Tepesidelik Obruğu, Arda Mağarası da ilçedeki dikkat çekici yerlerdir.

Alucra ilçesindeki hidrografik unsurlardan özellikle akarsular ve kaynaklar ön plandadır. En önemli akarsular, Kelkit ırmağının kollarından olan Avutmuş Çayı’nın kollarından oluşmaktadır. Bağırsak Deresi, Moran Çayı ile buluşup, Büyük ırmak olarak adlandırılan akarsuyu oluşturmaktadır. Büyük Irmağa, Berdiga Dağları’ndan kaynağını alan Musluca Deresinin katılması ile Alucra Çayı meydana gelir. Alucra Çayı, Şebinkarahisar’da Avutmuş Çayı olarak bilinmektedir ve Şebinkarahisar’da Kelkit ırmağına dahil olur.

Kelkit Irmağı ise Yeşilırmak’a karışmaktadır. Alucra ilçesinin Aktepe Köyü yakınlarında Hayran Kaplıcası olarak bilinen bir sıcak su kaynağı da bulunmaktadır. Alucra ilçesi doğal çevre özelliklerinin yanı sıra beşeri çevre özellikleri bakımından da ilgi çekici özelliklere sahiptir.

Alucra isminin kökeniyle ilgili çeşitli rivayetler bulunmaktadır. Bu rivayetlerden en çok bilinenleri ise Alucra isminin burada yabani olarak yetişen Aluç bitkisinden veya “el ücra” kelimesinden geldiğine dair olanlarıdır. Alucra, tarihin derinliklerine doğru giden köklü geçmişi ve birbirinden farklı kültür ve medeniyetlerin günümüze kadar ulaşan miraslarıyla dikkat çekmektedir. Alucra yöresinin yerleşimi oldukça eski dönemlere kadar uzanmakta, milattan önceki yıllardan itibaren yerleşime açıldığı anlaşılmaktadır. Bölgede kurulan en eski siyasi birlik olarak Hititlerden söz edilmektedir. Bunları takiben Medler, Kimmerler, İskitler, Persler, Romalılar, Bizanslılar ve Türkler hâkimiyet kurmuşlardır.

Türklerin bu bölgeye yerleşmeleri VII. yüzyıldan sonra başlamaktadır. Özellikle X. yüzyılda İç Asya’dan Hazar Denizi’nin kuzeyinden ve güneyinden Anadolu’ya kitleler halinde Türk göçü olmuştur. Bu dönemlerde Alucra havalisinde de özellikle Uz (Oğuz) ve Kıpçak boylarının Koman, Çakmak ve Çamoluk yörelerinde de yerleşmekte oldukları anlaşılmaktadır.

Osmanlı hâkimiyetinden önce bölgede çeşitli Türk beylik ve devletleri hükümran olmuştur. Bu bağlamda bölgede Danişmentli, Mengücüklü, Saltuklu, Anadolu Selçukluları, Eretna, Kadı Burhaneddin Ahmet, Mutahharten, Akkoyunlu, Karakoyunlu gibi Türk devlet ve beylikleri hüküm sürmüştür.

Fatih Sultan Mehmet döneminde Osmanlıların Akkoyunluları Otlukbeli Savaşı’nda yenmesiyle 1473 tarihinde Alucra ve çevresi Osmanlı devletinin egemenliğine girmiştir.

16.yüzyılda Osmanlı idari teşkilatında Karahisar-ı Şarki sancağına bağlı bir nahiye merkezi olan Alucra, 1876 yılına kadar Mindaval ve Kovata adıyla iki nahiye olarak idare edilmiş, bu tarihten sonra Şebinkarahisar Mutasarrıflığına bağlı bir ilçe olmuştur.

Alucra 1. Dünya Savaşı sırasında önem arz eden ilçelerden birisidir. 1.Dünya savaşında Osmanlı İmparatorluğu ile Rusya Çarlığı Kafkasya cephesinde Ruslar Trabzon, Bitlis, Muş ve Van şehirlerine kadar yayılmıştır. Kafkas cephesinin dağılmasından sonra ivedilikle Mareşal Fevzi Çakmak paşa komutasındaki 2. Kolordu ile Tirebolu -Refahiye hattı ve bu Savunma Hattının karargâhı eski adı Zıhar yeni adı ile Fevzi Çakmak köyünde kurulmuş. Karadeniz bölümünde Ruslarla Türklerin şiddetli çarpışmalarından biri de Alucra Yeşilyurt köyünde bulunan Burgababa dağında meydana gelmiştir. Tirebolu -Refahiye hattı üzerinde bulunan Alucra Yeşilyurt köyündeki yerel adı Burgababa Dağı olan dağın tepelerinde Ruslar durdurulmuş ve geri püskürtülmüştür.

Tirebolu -Refahiye hattında işgal edilemeyen tek ilçe Alucra olmuştur. Halen Burgababa’nın tepelerinde taşlarla çevrili yüzlerce şehit mezarları ve karakol kalıntıları bulunmaktadır. Yüzeysel yapılan araştırmalarda cephane kalıntıları bulunmuş Top ve Tüfek kalıntıların olması muhtemeldir.

1.Dünya savaşında ekili araziler hasar gördüğü için yöre halkı kıtlıkla mücadele etmiştir. Dere yatağında bulunan düz yüzeyli taşlar mide üstüne sıkıca bağlanıp mideler küçültülmüş halde köyün çocuk ve gençleri yalın ayakla Fevzi Çakmak köyü Akyatak yaylası ve Burgababa cephesine cephane taşıdıkları söylenmekte.

Tarih kitaplarında yer almayan bu bölge için gündem oluşturan dernek yetkilileri Gâvur dağlarında şehitlik abidesi dikmek için girişimlerde bulunurken Akyatak Yaylası Koruma ve Yaşatma Derneği de Akyatak Yaylasında bulunan şehitliklerin restorasyon ve Şehitlik Abidesi dikilmesi konusunda girişimlerini sürdürüyor.

Alucra ilçesi de geçmişten günümüze çok farklı uygarlıkların mirasları olarak ifade edilebilecek, gerek İslam gerekse Hristiyan inanç ve kültürüne ait pek çok kültür varlığına sahiptir. Bunlar içerisinde en dikkat çekenleri; tarihi kiliseler (Çakrak ve Kamışlı Köyü Kiliseleri, tarihi camiler (Boyluca köyü Cami), tarihi türbeler (Hacı Hasan Türbesi, İsmail Çağırgan Baba Türbesi, Mahmut Çağırgan Baba Türbesi, Osman Baba Türbesi, Seydi Şıh Türbesi, Şeyh Yakup Gülami Çağırgan Türbesi), tarihi köprüler (Çakrak Köyü Köprüleri), tarihi çeşmeler (Belediye Çeşmesi, Mareşal Fevzi Çakmak Çeşmesi, Çakrak Çeşmesi, Yoğurdukıran Çeşmesi), tümülüsler (İkizler ve Sivritepe tümülüsleri), Hacı Abdullah Duvarı olarak bilinen Çıkrıkkapı Seddi gibi kültür varlıklarıdır.

Bunlara ek olarak geleneksel mimariye sahip meskenler, un değirmenleri bulunmakta. Alucra ilçesinin diğer kültürel çekicilik özelliği de yöresel halk oyunlarıdır. Bu oyunlar içerisinde 3 ayak oyunu, Alucra diki, karabit, Rum diki, sarı kız, Alucra düzü, hoş bilezik, temirağa, koçeri, mektepli, tamzara, horon, daldala gibi oyunlar dikkati çekmektedir. Davaha kilimleri ise tarih olmuştur. Alucra mutfağı çok geniştir. gilik, köy makarnası, siron, sini, kete, tavşaniçi, ekmekaşı, pancar çorbası, pancar dolması, yağlı pancar, kuş pancarı, dible, gücükdene, mastirik, ebegümeci, pazı, düdük, madımak, cimcime (mantar), ısırgan, keşkek gibi muazzam yöresel yemekleri vardır. Kelem (Alucra lahanası) ve ekmeği ise meşhurdur.

2014 yılı TV52’de “Renkler ve Simalar” programını hazırlayıp sunan Türk Dili Edebiyat Öğretmeni Yahya Palavar’ın  “Alucra Belgeseli” programında Oğlak Kebabının tanıtımından sonra İlgi odağı olmuş ve ulusal kanalların yemek programlarını yayınlarında Oğlak Kebabı özelliği ile rağbet görmüştür, 2018 yılında Oğlak Kebabı İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından yürütülen ve DOKAP tarafından finanse edilen Giresun İli Kırsal Gelir Kaynaklarının Çeşitlendirilmesi Projesi (GİRKAP) çerçevesinde ele alınmış ve 2020 yılında Coğrafi İşaret almıştır

Alucra ilçesi, 1933 yılına kadar Şebinkarahisar’a bağlı iken, 1933 yılında Şebinkarahisar’ın ilçe statüsüne düşürülmesiyle bu ilçeyle beraber Giresun iline bağlanmış Alucra idarî yapı bakımından, Giresun’a bağlıdır. Su kaynaklarının azlığından dolayı yerleşim alanları topludur. Alucra’da arazi ve orman kadastrosu yapılmıştır. Yerleşme planı da yapılmış olup, imar planı uygulama safhasındadır.

İlçeye bağlı 38 köy ve 6 mahalle mevcuttur. Bu köylere bağlı 70 mahalle ve mezra bulunmaktadır. Köylerin ekseriyeti, ormanlık bölgelerin bulundukları yerlere kurulmuş olup, genel olarak toplu dağ köyleri niteliğindedir. İlçe merkezi hariç köyler genel olarak dağ yamaçlarına kurulduğundan ova köyüne rastlanılmamaktadır.

1933’te Giresun’a bağlanan Alucra İlçesi’nde, 1892’de belediye örgütü kurulmuş idi. Alucra İlçesi imar planı 1953’te İller Bankası’nca yapılmıştır. Alucra’nın kuruluşu bahsinde de söz ettiğimiz gibi 1887’ye kadar Alucra Mindeval ve Kuvata adında iki nahiye şeklinde Şebinkarahisar’a bağlı olarak idare ediliyorken, 1896’da Alucra Kaymakamlık olmuştur.

1933 yılına kadar Alucra, Şebinkarahisar iline bağlı iken Şebinkarahisar ili ile birlikte Giresun İline bağlanmıştır. Çünkü o yıl çıkan bir yasa ile gelirleri giderlerini karşılayamayan idarî birimler bir alt düzeye indirilmiş ve bu yasadan Şebinkarahisar da etkilenmiştir.

1990’dan önce Alucra’nın yüz ölçümü 1.618 km² haliyle Giresun’un en büyük ilçesi konumunda iken, Alucra’ya bağlı Çamoluk Bucağının ayrılması sonucunda yüz ölçüm, 1.200 km² civarına inmiştir.

20 Mayıs 1990’da Çamoluk ilçe statüsüne çıkmış ve kendi içinde yaptığı halk oylaması ile (Giresun-Gümüşhane arasında) Giresun’a bağlanmıştır. Alucra’nın, halen herhangi bir nahiyesi olmayıp, bir belediye olarak yönetilmeye devam etmektedir.

Alucra’ya Bağlı Yerler

Mevcut durumda 6 mahalle, 39 köy ve bu köylere bağlı 70 mahalle ve mezradan müteşekkildir. Çamoluk bucak iken Alucra’ya bağlı köylerin toplamı 72 idi. Alucra’ya bağlı mahalle ve köyler eski isimleri ile beraber şunlardır:

Mahalleler:

Babapınar ………………Parak

Karaağaç

Kemallı

Mesudiye

Topçam …………………Hanzar

Yunus Emre

Köyler:

Akçiçek ………………… Davaha

Aktepe ……………………Zil

Arda

Ardıç

Armutlu

Aydınyayla …………….Görana

Bereketli ………………..Gindebol

Beylerce ……………….. Alevre

Boyluca ………………… .Zun

Çakmak ………………… .Zıhar

Çakrak

Çalgan

Çamlıyayla ………………Meğri

Demirözü ………………..Eşgüne

Dereçiftlik ……………….Saymuha

Doludere …………………Gicora

Elmacık …………………..Havarna

Gökçebel …………………Mismilon

Güllüce ……………………Emeksen

Günügüzel ……………….Allu

Gürbulak ………………….Feygas

Hacılı

İğdecik ……………………Mezmek

İngölü …………………….Gelvarıs

Kabaktepe ……………….Fosya

Kaledibi

Kamışlı

Karabörk

Kavaklıdere ……………..Civrişon

Koman

Konaklı ……………………Keşimbür

Köklüce …………………..Alakilise

Pirili

Subaşı …………………….Yanus

Suyurdu ………………… İlimsu

Tepeköy

Tohumluk

Yeşilyurt …………………. Çakmanus

Yükselen ………………… Hapu

Yukarıdan da anlaşılacağı gibi, bazı yerleşim yerlerinin isimlerinin, Rum kökenli olduğu düşüncesiyle, değiştirilmesi söz konusu olmuştur. Ama daha yakından baktığımızda, değiştirilen eski yerleşim adlarının zaten bize ait olduğu; yani Orta Asya’dan beri süre gelen; yerleşilen yere, önce bir ad verme geleneğinin buralarda da yaşatıldığını görmekteyiz. Alucra ilçesi, Cumhuriyet döneminde artış ve azalışların olduğu bir nüfus gelişimi göstermiştir.

Tarihi dönemlerde Alucra’daki nüfus şöyledir.

Yıl           Merkez         Köy         Toplam

1980        8.400           30.245   38.645

1985         10.450        19.000   29.000

1990         11.683           9.681   21.364

1997         12.436           6.036   18.470

Alucra’nın nüfusu yukarıda da görüldüğü gibi l980’den sonra hızla düşmeye başlamıştır. Özellikle köylerde, tarım tipinin değişmesi ve nüfusun artması, gizli işsizliğe neden olmuş ve bu durum akabinde şartlar halkı göçe zorlamıştır. 1985’den sonra da Çamoluk’un ilçe olup Alucra’dan ayrılması ile nüfus hızlı bir düşüşe geçmiştir.

ALUCRAM DEĞİŞMEDİN

Sana yaramamış senden gidişim

Bir dokundum sana bin ah işittim

Neye yaradı ki veda edişim

Bir dokundum sana bin ah işittim

 

Hüzne sarıldım veda ederken

Yanağım ıslandı dedi çok erken

Alucra hasretim cefa çekerken

Bir dokundum sana bin ah işittim

 

Nereye baktıysam aynı gözümde

Geçmişi korudun kaldın özünde

Mahcup bakışların utanç yüzünde

Bir dokundum sana bin ah işittim

 

Bilirim suçun yok olamaz senin

Suç seni kadere terk edenlerin

Hesabı sorunca eski günlerin

Bir dokundum sana bin ah işittim

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz. Anladım