Giresun Haberleri

Kutlu Misafir Ramazan

Bu yazıyı paylaşın

Ayların sultanı kutlu misafir Ramazan hanelerimizi şenlendiriyor. Ne mutlu bu kutlu misafiri hakkıyla ağırlayanlara…

Ramazanı sultan yapan hiç şüphesiz Kur’an’dır. Bu sebeple Kur’an’sız bir Ramazanımız olmamalı. Ramazan Kur’an’ın doğduğu ay olduğu için, bir başka ifade ile içine Kur’an indiği için SULTAN oldu. Bu sebeple yüreğine ve hayatına Kur’an’ın indiği kişi “sultan”  olur.

Ramazan Kur’an’da adı geçen tek aydır. (Bakara 2/185) Bu ayette Kur’an’ın Ramazan’da indirildiği(indirilmeye başlandığı) vurgulandıktan sonra “sizden her kim bu aya ulaşırsa ORUÇ TUTSUN” denilmektedir. Demek ki bu ay meşru mazeretler dışında mutlaka oruçla geçirilecek. Rabbimiz Kur’an’ın doğduğu ayı oruç tutturarak kutlatıyor bize.

Oruç kelimesi Farsçadır. Kur’an ve hadislerde savm-sıyam kelimesi ile ifade edilir. İMSÂK manasına gelir. İmsak ise tutmak demektir. Demek ki oruç sırf tutmaktır. Oruç kendini tutmaktır. Oruç günahlara karşı sıkı tutunmaktır.

İşte orucu mideye değil de tüm organlarımıza tutturursak oruçtan beklenen fayda sağlanacaktır. Bunun için Ramazan’da, sakız çiğnemek orucu bozar mı, denize girmek veya duş almak orucu bozar mı diye sormak yerine yalan konuşmak, gıybet etmek, harama bakmak orucu bozar mı diye daha ciddi sorular sormak lazım.

Efendimiz(sav) de bu hususa dair şöyle der: “Bir kimse yalan konuşmayı ve onunla amel etmeyi bırakmadıkça, Allah’ın o kimsenin aç ve susuz kalmasına ihtiyacı yoktur.” (Buhari, R. Salihin H. No: 1244)

Diğer taraftan Ramazan ayını “oyun eğlence” ya da “semirme” ayı gibi görmek doğru değildir. Ramazan öncesi basın yayın vasıtalarında Ramazan’a dair haberlerin içeriğine bakınca ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılır. Ramazan yaklaşırken PİDE fiyatları ne olacak, pastırma-sucuk kaç lira olacak… gibi hep mide ile ilintili haberler verilir. Bu haberleri izleyen  gayri müslim birisi her halde şu kanaate varır: Şu Müslümanların kutsal ayı Ramazan semirme ayı olsa gerek!

Bütün bunlar arasında Ramazan’ın Kur’an ayı olduğu gerçeği buharlaşıyor. Ben, “Kur’an ayı Ramazan geldi” diye bir habere rastlamadım. Ramazan’a hazırlıklarımız da maalesef “MİDE” merkezli oluyor. Börek, çörek, makarna, pastırma sucuk…vs. Hani Ramazan “az yeme ayı” idi. Hani Ramazan “TUTMA AYI” idi. Bu durumda “Kur’an Ramazan’ın neresinde” bulunuyor? Ya da 30 günlük Ramazan’da Kur’an’a dair net bir programımız var mı? Ama olmalı değil mi? Madem Müslümanız, madem Kur’an’ın doğduğu aydayız öyle ise bu ayda Kur’an programımız olmalı. Gündemimizde Kur’an da olmalı. Buradan sadece  MUKABELE-HATİM anlaşılmasın. Bu da olacak ama daha ziyade anlama merkezli bir okuyuşa da geçilmeli. Mesela bir veya birkaç sure belirlenip meal ve tefsiri okunabilir.

RAMAZANI NASIL DEĞERLENDİREBİLİRİZ?

1-ORUÇ: Bu ay oruç ayıdır. İslamın beş şartından birisi olan farz oruç bu aya mahsustur. Diğer 11 ayın tamamını oruçlu geçirsen bile bu ayda tutacağın bir günlük oruca denk değildir. Bu kadar mühim. Meşru mazeret yoksa bu ayda mutlaka oruç tutmalı Müslüman. Mazereti varsa tutamadığı günler adedince sonra kaza eder. Daha sonra da tutma ihtimali yoksa(yaşlı veya oruca mani müzmin bir hastalığı varsa) FİDYE verir. Bir fidye bir FİTRE miktarıdır. Bu arada çocuklarımızı da oruca alıştırmak için “tekne orucu” tutturabiliriz. Bu, onların dayanabilecekleri miktarda mesela öğlene kadar tutulan bir oruçtur. Fıkıhta böyle bir oruç türü bulamazsınız ama oruç eğitimi için bu çok güzel bir uygulamadır.

2-KUR’AN: Ramazan aynı zamanda Kur’an ayıdır. Bunun için bu ayda bir  Kur’an programımız olmalı. Kur’an okumasını bilmeyenler bu ayda Kur’an öğrenmeye başlamalı. Bir Müslüman için Kur’an okumasını bilmeden vefat etmek ne kötü bir durum. Kur’an okumasını bilenler de MUKABELE takip edebilir,  Kur’an’ı hatim edebilir. Bu yetmez anlamaya da gayret etmelidir. Zira Kur’an sadece okunmak için inmemiştir. Kur’an hayat kitabıdır hayata inmiştir, muhatabı da insandır. Öyleyse bir Müslüman Rabbinden kendisine gelen mesajlara kulak vermelidir. Onu anlamaya hayata tatbik etmeye gayret göstermelidir. Elbette Kur’an bir deryadır herkes kendi kabına göre ondan dolduracaktır.

3-TERAVİH: Teravih namazı nafile bir namazdır ve Ramazan gecelerine mahsustur. Yatsı namazından sonra, vitir namazından önce kılınır. Cemaatle kılınması daha faziletlidir. Ancak bu sene(2021/1442) covid-19 salgını dolayısıyla teravihleri camilerde cemaatle kılamıyoruz. Beş vakit namazlar camilerde covid-19 tedbirleri çerçevesinde kılınmaya devam edecek. Yatsı namazları camide kılınıp teravih ve vitir namazları evde kılınacak. Evlerimizde teravihleri ihmal etmemeliyiz. Mümkünse evlerimizde ailecek cemaatle kılalım. Bu manada her hane bir mescid olsun. Teravihlerin 20 rekat kılınması esastır. Ancak 8 veya 12 de kılınabilir. Hiç kılmamaktansa en azından 8 rekat da olsa kılınabilir. Böylece daha kolay olur ve tüm ramazan geceleri ihya edilmiş olur.

4-İNFAK: Ramazan ayı aynı zamanda infak ayıdır. İnfak, n-f-q kökünden gelir. Tünel manasına gelir ki kişi infak ile hem cennete tünel açmış olur hem de kendi gönlünden fakirin gönlüne bir tünel açmış olur. Kısaca mâli ibadetlerin genel adıdır infak. Ramazanda bu aya mahsus sadaka-i fıtır ibadeti vardır. Bir Müslüman kendisi ve bakmakla mükellef olduğu aile fertleri(eşi ve çocukları)in fitresini verir. Miktarı konusunda ölçü bir fakirin iki öğün yiyeceği kadardır. Diyanet İşleri Başkanlığımız 2021/1442 için  para cinsinden asgari 28 TL olarak belirlemiştir. Her ne kadar miktar bu olsa da bir Müslüman durumuna göre mesela 30 TL, mesela 50 TL de verebilir. Üst sınır yoktur. Diğer taraftan farz olan ZEKAT da bu aya denk getirilirse daha faziletli olacaktır. Böylece kişi, hem her sene hangi hicri ayda vereceğini karıştırmaz hem de bu ayın faziletinden faydalanmış olur. Yine bu ayda zekat ve fitrenin dışında SADAKA nevinden hayır-hasenatta bulunmak çok faziletlidir. Sadaka kulun Allah’a olan sadakatini gösterir.

5-İTİKAF: Müslümanlar nezdinde pek bilinmeyen veya unutulan bir ibadet türü de itikaftır. İtikaf, beş vakit namaz kılınan bir mescitte ibadet niyetiyle bulunmaktır. İtikafa giren kimse camide yer içer, uyur ve ihtiyacı olan şeyleri mümkünse camiden temin eder. Tuvalet, abdest ve gusül gibi ihtiyaç için dışarı çıkabilir. Allah Rasûlü(sav) Ramazan’ın son 10 gününde camide itikafa girerdi. Bugün uygun ortam bulabilen bu sünneti yerine getirebilir.

Hulasa, gelin bu Ramazan orucu sadece mideye değil tüm organlarımıza tutturalım Ve en önemlisi 30 günlük bir Kur’an programı yapalım. Seçeceğimiz bir veya birkaç sureyi bir veya birkaç tefsirden okuyarak anlamaya gayret gösterelim.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz. Anladım