Online Giresun Platformu
Dün kapıyı bacayı topladım, pencere kapaklarını kapattım. TV’nin çanak antenini söktüm, buzdolabı fişini çektim. Tüm kuru gıdaları kavanozlara doldurup ağızlarını kapattım, odunluk kapısını kilitledim.
Bahçedeki pancarları topladım, pezik köklerini söktüm.  Ufak ve tohumluk patatesleri toprağa gömdüm. Tohum atmış marul, nane, maydanoz, dereotu, semizotu gibi sebzelerin tohumlarını bir poşet içine koyup muhafaza altına aldım.
İçme suyu kaplarını doldurdum. Su vanalarını ve elektrik sigorta şalteri kapadım.  Kapıyı kilitleyip saat 16.00’da Giresun’a yollandım.
Kısaca yayla sezonunu bitirdim.
Bu sonbahar Sisdağı çok mükemmel.  Günlük ortalama sıcaklık 18-20 derece. Gecesi ise 6-8 derece. Havada bulut, yerde duman yok.  Daima açık, güneş lamba gibi yukarıda hem parlıyor, hem ısıtıyor. Geceleri gökyüzü ay ve yıldızlarla berrak.
Gaful, zifin, çalı çilek yaprakları kiremit kırmızısı,  aÄŸaçlar KızılaÄŸaç hariç yapraklarını dökmüş. Ya yemyeÅŸil çamlar “ben neyin nesiyim” diyor.
Ayı korkusundan dal çilekleri üzüm salkımı gibi sallanıyor. Toplayanı yok.
Gökte daima bir öteye, bir beriye kanat uzatan kuzgunlar var.  Tozuna kadar artık, atık çöp ve gıda arıyorlar.
Otları sararmış, saman olmuş kırılıyor. Beyaz çiğdeme, pembe ve mor vargitler kaybolmuş. Çiçek hiç yok. Arı, sinek böcek karınca kaçmış.
Çayırobası’ndaki onlarca çeşme fışkırıyor. Suları soğuk.
Her sabah ezanla uyandım. Soğuksuda yüzümü, kollarımı, ayaklarımı yıkadım. Günde 10 bin adım yürüdüm.
Sabahları bir yel çıkar, bazen poyraz olur, bazen kıble. . . Ne yaprak var, ne çayır. Yalar geçer.
Ben artık ortanın üstü yaşındayım.  Sisdağı’na alıştım,  Sisdağı’nı sevdim.
Bir on gün daha kalabilirdim, zaruret Giresun’a marş marş dedi, emre uydum.