Giresun Haberleri

Kekre Yaylası

Bu yazıyı paylaşın

Kekre Yaylası Giresun sınırına oldukça yakın olup Gümüşhane’nin Kürtün ilçesine bağlı Aktaş köyü toprakları içerisinde yer almaktadır. Gelevera-Sapmaz’a ve Soğukoluk yaylasına oldukça yakındır. Yaylanın üst kısmındaki yolun rakımı tam olarak 2000 metre iken en aşağıda bulunan evlerin olduğu alt mahallede rakım 1940 metredir. Oldukça eğimli bir yamaçta yer almaktadır.

“Kekre”; eski bir Türkçe kelime olup Divanı Lügat-it Türk’te geçmektedir. Kelime anlamı olarak “acı bir tür ot”, tadı ekşimsi, buruk” manasına gelmektedir. Bu nedenle halen Kekremsi benzetmesiyle kullanılmaktadır.

“Kertil Kıranı” yaylanın üst kısmında olup geniş düzlük alanlara sahiptir. Hayvanların otlatıldığı yer olup ayrıca gençlerin ve çocukların top oynadığı alandır. Burası rüzgârın bolca estiği, kar yığınlarının katmer katmer yoğunlaştığı yer olarak da bilinmektedir. Kabaktepe, Çalak gedüğü, Göğyurt ve  Soğuksu hayvanların otlatıldığı diğer yerler arasındadır. Orman, yaylanın epey aşağısında yer almaktadır. Yaylanın ilk kuruluş yeri Göğyurt altı olarak bilinmektedir. Sonra Aktaş başındaki eski yaylaya gelmişler ancak burada çevre obalarla orman anlaşmazlığı nedeniyle ayrılarak bugünkü eğitimli alana kurulup yerleşmişler.

Kekre; Mollalıgil, Çıraklı, Yeniçerogil, Sofogil gibi sülalelerin önde gelenleri tarafından satın alma yoluyla elde edilmiş. Tilkicek ya da Aktaş ahalisinden “Hacelo” denilen ve etrafın ağası olarak bilinen kişiden satın alındığı söylenmektedir. Bu nedenle tapu kayıtları bulunmaktadır. Alt mahalle ve üst mahalle vardır.  Çevredeki yaylalarla bir süre yayla davaları görülmüş. Hayvanların otlatma alanları konusunda da zaman zaman tartışmalar, kavgalar yaşanmış.

“Carıl cukul” denilen yerin adı; küçük çakıl taşlarının aşağıya doğru devamlı akarak ses çıkarmasından dolayı verilmiş. “Veliyanı” denilen yerde mezarlık bulunmaktadır. Veli denilen kişinin yaylanın ilk yerleşenlerinden ya da kurucularından biri olduğu rivayet edilmektedir. Giysiyaklığı, Ambarkaya, Kabataş, Çadır düzü, Göğyurt, Göğyama, Sakar, Göldüzü, Semah Tepesi, Kantar Tarlası, Eski Yayla, Lanetleme, Uzunpur gibi yer adları vardır. “Giysiyaklığı” denilen yerde giysiler, yün yıkanıyormuş eskiden. “Ambarkaya” denilen yerde güz döneminde yayladan ayrılırken ağırlıklarını saklıyormuş yayla ahalisi. “Lanetleme” denilen yerin adı, eskiden bir erkek ve kadın arasında gayri meşru bir olay gerçekleşince lanetleme yeri olarak kalmış. Her geçen oraya taş, çakıl atıyormuş lanetlemek için. Bir süre sonra büyük yığıntı oluşmuş orada. Yol geçince yığıntı da yok olmuş.

Evler tek katlı, çamur duvarlı olup, hartama ya da daha kalın bedevreden çatı yapılıyormuş eskiden. Cami için Gelevera’ya, Pazar için Güvende ve Kazıkbeli’ne gidiliyordu. Mağara denilen yerde eskiden Rumlar tarafından maden işletildiği, buralarda halen cüruf kalıntılarına yer yer rastlandığı görülmektedir.

Bölgenin tanınmış âlimlerinden Gelevera-Sapmaz’da oturan Karavelioğlu’nun zaman zaman Kekre’ye gelerek Yeniçero Hafız, Hasbi Hoca ile ilmi sohbetlere katıldığı ifade edilmektedir. Karavelioğlu Yeniçero Hafız’ın kız kardeşi ile evlenmiş ve bir süre evli kalmışlar. Bir süre sonra Güce İlit’e yerleşmiş.

Etrafındaki yaylalara göre sis ve dumanın oldukça az yattığı yaylanın en önemli özelliği verimli topraklarıdır. Eskiden buğday ve arpa bolca ekiliyormuş burada. Şimdilerde pancar, soğan ve patates ekilmektedir. Patatesleri oldukça lezzetlidir. Her yer yemyeşil ekin tarlasıymış eskiden.

Oldukça doğal otları vardır tam da şifalık. Küçüktene, ebegümeci, incecik geyik soğanı gibi. Kekik de bolca yer almaktadır.  Gelevera’ya kekik ve dudiye çiçekleri toplamaya giderlerdi Kekreliler. Dudiye sarı renkli olup yıllar geçse de çürümeyen, bozulmayan bir çiçek türü olduğu için bağlanıp evlere asılırdı. “Evlek” denilen mantar da çok oluyordu buralarda. Özellikle hayvan sürmek için yaylanın üst kısımlara çıkarlar, mantarları bulunca bir sevinç yaşarlar, gelip sobanın içine sürerlerdi. İçine tuz katıp afiyetle yerlerdi. Ağaç diplerinde kuzugöbeği olurdu; toplanıp kavrulup yenirdi.

Süttaşı Çukurköy yolu üzerinden yaklaşık 40 km’lik bir mesafe ile yaylaya ulaşılabilmektedir. Dandı Sapağı, Yelecük, Yaşmaklı Tepealan, Olucak, Ağaçbaşı, Bakacak, Kurugöl, Topucak, Karaşıh obası üzerinden devam edip Ayderesi yakınlarından Boynuyoğun köyüne ait Gudalı yaylasını geçip aşağıya inerek Kekre yaylasına varılmaktadır. Ayrıca Kavraz Deresi üzerinden Ağaçbaşı yaylasına varılarak yine aynı güzergâhı izleyip yaylaya ulaşılmaktadır.

Eskiden Mayıs ayında başlayan yayla göçleri Ekim sonlarına kadar yaylada kalınarak devam ediyordu. Bu nedenle kar yağışları nedeniyle mahsur kalanlar bile oluyordu. Çukurköy’den İbrahim Keskin 1983 yılının Ekim ayı başlarında yaylalara yağan amansız kar nedeniyle perişan olan Kekre yaylası oba halkının çilesini “Kekreliler” adlı şiirinde dile getirmişti. Birkaç dörtlüğüne yer verdiğimiz şiirinde:

Kar bastı yüce dağları

Çıktı gelir Kekreliler

Mahvoldu Kekre ağları

Çıktı gelir Kekreliler

Hep akıllı siz miydiniz

Kar içinde ezildiniz

Bunca çileyi çektiniz

Çok akılsız Kekreliler

Kekreler kar yağdı mı

Hanımlar sütü sağdı mı

Muhtar Mehmet ağladı mı

Hep üşüdü Kekreliler

Allah size akıl verdi

Kıymetini bilmediniz

Üç defa da kar yağdırdı

Niçin köye gelmediniz

diyerek ifade etmiştir.

Yayla eskiden 25-30 haneden ibaret olup her evde göç oluyordu. Yaz dönemi oldukça şenlikti. Ancak gerek yolunun oldukça uzak olması, gerekse kuruluş yeri olarak oldukça eğimli ve yerleşime pek de müsait olmaması nedeniyle göçler epey azaldı. Eskiler ölünce yeniler buralara gelmez olmuş. Giderek ıssızlaşıyor. Şu an itibariyle yaz döneminde 6-7 hanenin devam ettiği yaylayı en son olarak hayvancılık ile uğraşan Muazzez Yazıcı terk ediyor.

*Adnan YAZICI Tarihçi Yazar

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz. Anladım