Giresun Haberleri

Kur’an Ayı Ramazan Geldi

Bu yazıyı paylaşın

Ramazana giriyoruz. 1 Nisan cuma akşamı ilk teravih namazımızı kılacağız ve 2 Nisan cumartesi günü de ilk oruçlarımızı tutmuş olacağız. Geleneğimizde ramazan ayına “on bir ayın sultanı” diyoruz. Ancak ramazana neden ”SULTAN” ünvanı verildiği üzerinde pek durmuyoruz sanırım. Ramazan hususunda ıskalanan husus da burası. Zira ramazan Kur’an’ın doğduğu aydır. Ramazan denilince zihinlerde önce Kur’an canlanmalı. Ama nedense Kur’an en son akla gelen unsur oluyor. Geliniz bu ramazan Kur’an merkezli bir ramazan yaşayalım.

Bakınız ülkemizde ramazan ayı öncesinin artık klasiği haline gelen bir durum var. Ramazanla alakalı neredeyse tüm haberler yeme-içme üzerine. Sanki ramazan ayı yeme içme semirme ayı! Hâlbuki ramazan ayı yememe/az yeme, nefse dur deme ayıdır. Pide, pastırma-sucuk ayı değildir.

Farsça bir kelime olan “ORUÇ” un Arapçası SAVM/SIYAM’dır ki kelime anlamı “TUTMAK” tır. “Oruç eşittir tutmak” diyebiliriz. Dolayısıyla ramazan ayı tıka basa yeme ayı değil yeme-içmeyi azaltma ayıdır aynı zamanda. Bu manada yeme-içmemizi de “tutma” ayıdır. Bu sebeple ramazan öncesi çarşı pazara hücum etmenin hiç gereği yok. Yok, ama ne yazık ki ramazan öncesi sanki savaş çıkmışçasına çarşı pazarlar kalabalıklaşıyor, bir “alışveriş festivali” havası oluşuyor. Bunu bilen bir takım ahlaksız vampirler de temel gıda ürünlerine fahiş zamlar yapıyor. Bunlar ahlaksız tamam. Lakin biz tüketiciler de en azından şu mübarek ayda olsun kendimizi frenleyelim gereksiz, israfa varan harcamalar yapmayalım.

Gelelim ramazanın asli fonksiyonuna. Ramazan Kur’an’da ismi geçen tek aydır. (Bakara 2/185) Burada ramazan ile Kur’an aynı ayette zikredilir. Ramazan ayı ki onda Kur’an indirildi… Demek ki ramazanı ramazan yapan Kur’an. “Kim bu aya ulaşırsa oruç tutsun” Ha demek ki ramazan aynı âmânda oruç ayı. Tutma ayı. Nefsi tutma ayı. Nefis terbiyesi ayı. Günah virüslerinden manevi bünyeyi temizleme ayı. Arınma temizlenme ayı.

Rabbimiz bize Kur’an’ın doğduğu ayı oruç ile kutlatıyor.  O zaman geliniz bu ramazan bir Kur’an programımız olsun. Kur’an ile sadece hatim-mukabele şeklinde bir iletişimimiz yeterli değildir. Zira Kur’an sırf okumak için indirilmedi. Kur’an hayata okunmak için indirildi. Şunu demek istiyorum. Kur’an hayat kitabıdır. İnsan hayatını ilgilendiren her şeye müdahildir. Onda “Dünya ve ahiret mutluluğunun reçeteleri” mevcuttur. Bu reçetelerin hayata tatbiki ile şifa bulunacaktır.

İslam’ın beş esasından birisi olan farz “oruç” bu ayda tutulur. Burası önemli. Ramazanda tutmadığın bir günlük oruç için senenin diğer tüm aylarını oruçlu geçirsen o bir günlük oruca denk gelemez. O kadar faziletlidir ramazan orucu. Bu sebeple meşru mazeretler dışında ramazan orucu asla terk edilemez. Eften-püften gerekçelerle ramazan orucu terk edilemez.  Sonra kaza ederim demekle olmuyor. Unutulmamalıdır ki bilerek yapılan bir harekete kaza denilmez.

Oruç sadece mide sel bir eylem değildir. Yani orucu mide tutmaz sadece. Oruç tüm organlarımızın birlikte iştirak ettikleri bir eylemdir. Bütün organlarımız oruç tutmalı. Mide oruçluyken ağzımız oruç bozmamalı. Yalan, gıybet, iftira vs. etmemelidir. Bakınız Allah Rasûlü(as) bu hususa nasıl dikkat çekiyor. “Kim yalan söylemeyi ve yalanla uğraşmayı bırakmazsa, o kimsenin yemesini içmesini bırakmasına Allah’ın ihtiyacı yoktur” (Buhari, Savm 8)

Diğer taraftan bir Müslümanın ramazan ayında herhangi bir şer’i mazereti yokken oruç tutmaması kabul edilir bir davranış değildir. Büyük günahtır. Hele bunu açıktan yapması çok daha büyük günahtır. Çünkü gizli yapılan günah Allah ile kul arasındadır. Ama açıktan yapılınca o günah artık topluma mal edilmiş oluyor ve adeta normalleştiriliyor. Başkalarına da kötü örnek olunuyor. Bunun günahı da kat kat oluyor. Bu durum toplumsal bilinçaltına, özellikle çocuklarımızın zihinlerine tehlikeli bir virüs gibi yerleşiyor.  Ramazan günü büyüklerinin açıktan yiyip-içtiğini gören bir çocuk ne düşünür sizce? Bence şöyle düşünür. “Büyüklerimiz gündüz vakti yiyip içtiklerine göre demek ki ramazanda oruç tutulmasa da oluyor” Bu sebeple ramazanda oruç tutmayanlar/tutamayanlar hiç değilse açıktan oruç yememelidir. Hatta evimizde dahi böyle olsun. Eskiden annelerimizin muayyen günlerinde oruç tutmadıkları ailede bile fark edilmezdi.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz. Anladım