Giresun Haberleri

Orta Yol

Bu yazıyı paylaşın

Hayatta her konuda mutedil olmak lazım. Yani aşırılıklardan kaçınarak orta yolda olmak lazım. Hususiyle dini mevzularda bu çok mühim. Uçlarda olmanın kimseye faydası olmaz. Aşırılıklar toplumsal huzuru da bozar. Toplum gerginleşir, toplum kamplaşır.

Eleştiri, övgü ya da yergi mevzularında da mutedil olmak güzeldir.  İletişim çağındayız. Bilgiye ulaşmak bir tık kadar yakın ve kolay. Ancak bu bilgiler ne kadar sahih, ne kadar güvenilir orası sıkıntılı. Bu sebeple bilgiye ulaşmada seçici olmak lazım. Diğer taraftan özellikle “sosyal medya” denen mecralarda yalan yanlış bilgiler kol geziyor. Sana demediğini dedirtiyorlar. Bir konuşmanı kesip kırpıp işlerine yarayan kısmını yayınlıyorlar ve buradan bir sonuç elde etmek istiyorlar. İtibar suikastı yapıyorlar, masum insanları, hocaları linç ediyorlar. Çoğu insanın hakikat diye bir derdi yok. Her bilgiye hemen atlıyorlar. “Acaba” diye sorgulamıyorlar.

Bakınız size bir misal vereyim. Bazı çevrelerde kasıtla “hadis inkârcısı” diye linçe tabi tutulan bir hocamızın bir kitabını okudum. Tam 200 hadisi almış kitabına. Yine linç kategorisinde zirvede olan bir diğer hocanın 664 sayfalık kitabını okudum. O da atıfta bulunarak, ya da dipnotta göstererek veya doğrudan hadisi yazarak 93 hadis almış kitabına. Burada sorun eleştirirken insafı kaybetmek, eleştirdiğin kişinin eserini okumamaktır. Onun bunun sözüyle değil ayakları yere basan ciddi ve ilmi eleştiriler elbette faydalıdır. Böyle olursa linç de olmaz.

Diğer taraftan topluma din sunumlarında da dikkatli bir dil kıllanmak lazım. “Dinde şu yok bu yok” türü üslup fayda sağlamıyor. Ha şunu da belirtelim toplumu memnun edeceğim diye hakikatleri de haykırmadan uzak durmamak lazım. Hakikatleri hikmetli bir dille gönüllere girerek haykırmak lazım.

Somut birkaç misal verelim. Kandiller meselesi. “İslam’da, Kur’an’da kandil yoktur, bidattir, kutlamak da günahtır” demek çok da isabetli değildir. Evet, Kadir Gecesi hariç Kur’an’da diğer kandillerden bahsedilmez. İyi ama her şeyi Kur’an’da aramak ne kadar doğru? Bir şeyin dini olması için illa Kur’an’da mı olması lazım. Allah Resulünün 23 Yıllık risâleti bizim için bir anlam ifade etmiyor mu? Ediyor elbet. Ha Rasulüllah’tan beri bize gelen rivayetlerin sıhhati de önemli. Onu da işin erbabı bilecek. Kandil meselesine dönecek olursak. Zaten kandil kelimesi literatüre Osmanlı döneminde (II.Selim döneminde 1566-1574) girdi. Bu gecelerde minarelerden kandil yakma geleneği o dönemde başlıyor. Kandil gecelerini kutlama olayına dînî değil örfi cihetten bakmak lazım. Dine aykırı olmayan örf ise devam ettirilir. Bu konu dine aykırı mı? Hayır. Bu gecelerde millet camileri dolduruyor, Kur’an, sohbet dinliyor, bir vakit de olsa cemaatle namaz kılınıyor. Fena mı? Bu geceler toplumsal barış ve huzura katkı sağlıyor. Bütün bunlar güzel şeyler. Ancak kandillere “Piyango Gecesi” olarak da bakmak son derce yanlıştır. Dinin bir emri olarak görüp o gece camiye gelirsen, şu kadar namaz kılarsan, şu kadar dua edersen, şu kadar lokma dağıtırsan tüm günahların bağışlanır, cennetten şu kadar arsa almış olursun diye inanırsan işte bu son derece yanlıştır. Böyle bir şey yoktur. İlla o geceden istifade edeceğim diyorsan o kandil gecesinin kandilinin tüm gecelerini aydınlatmasını sağlamalısın. Bu gecelerde ibadete kapanıp diğer gün ve gecelerde Allah’tan uzak bir hayat yaşamak Müslümanca bir davranış değildir.

Kabir azabı var mı yok mu tartışmasına da bu cihetten bakılmalıdır. İnsan ölünce ruh ondan ayrılır ve mahiyetini bilemediğimiz yere Allah’a ulaşır. Geriye et ve kemikler kalır. İşte kabre konulan da budur. Bu sebeple bir azap ya da mükâfat olacaksa bu bedene değil ruha olacaktır. Ruh hissedecektir onu. Adam iyilerden ise kıyamet sabahına kadar rahat edecektir. Adam kötülerden ise sıkıntılar içinde olacaktır. Yoksa bizzat kabirde bizim görebileceğimiz bir ateş, yılan vs olmaz. Bu konuda halk arasında çok acayip inanışlar var. Yok, ölü mezara konunca acep öldüm mü der kalkarken kafasını tahtaya vururmuş. Yok, yakınlarının tüm konuştuklarını duyarmış vs. Bunlar, sokak efsanesi. İnsan ölünce artık dünya ile alakası kalmaz. Geri dönecek olsa da dönemez. Zira ölünce arkasına bir berzah-engel, set çekilir. (Mü’minun 23/99-100)

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz. Anladım