Giresun Haberleri

“Sezai Karakoç’a Saygı” Paneli Gerçekleştirildi

Bu yazıyı paylaşın

Türk edebiyatının büyük değerlerinden biri olan Sezai Karakoç’a İstanbul Üniversitesince fahri doktora verildi. Tören programı kapsamında “Sezai Karakoç’a Saygı” Paneli gerçekleştirildi. Panelde Karakoç’un çalışmaları üzerine değerlendirmeler yapıldı. Etkinlikte Cumhurbaşkanı Sözcüsü ve Başdanışmanı Prof. Dr. İbrahim Kalın, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, Eski Kültür ve Turizm Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı, İl Kültür Turizm Müdürü Dr. Coşkun Yılmaz, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hayati Develi ve birbirinden değerli katılımcılar hazır bulundu.

Panel “Diriliş Eri Sezai Karakoç” kısa film gösterimi ile başladıktan sonra panelin açılış konuşması için söz alan İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, “20. yüzyıl Türk şiir, edebiyat ve tefekkürünün en mühim ve tesirli kalemlerinden olan Sezai Karakoç’un tam adı Muhammed Sezai Karakoç’tur. Nüfus cüzdanında adı Ahmet Sezai olarak kayıtlıdır. Birinci Dünya Savaşı’nda Kafkas cephesinde Ruslara karşı çarpışan, bir süre esaret hayatı da yaşayan Yasin Efendi ile aslen Kırşehir’den gelme olan, Madenli bir aileye mensup Emine Hanım’ın oğlu olarak 22 Ocak 1933’te Diyarbakır, Ergani’de doğmuştur. Ailesi Levendoğulları diye anılırdı. Sezai Karakoç’un yorumuna göre bu sülale adı, atalarının sipahi olduklarını gösterir. Soyadı Kanunu çıktığında Şairin amcası aile için Leventoğlu soy ismini almak istemişse de nüfus memuru buna itiraz etmiş, amca da kendisine uzatılan listeden Karakoç kelimesini seçmiştir” diyerek sözlerine başladı.

“Üniversitede de Yoğun ve Nitelikli Bir Okurluk, Aynı Zamanda da Yazarlık Serüveni Başlamıştır”

Sezai Karakoç’un üniversitede felsefe okumak istediğine değinen Prof. Dr. Ak, “Hatta İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümüne kayıt da yaptırmıştır. Fakat Karakoç, burs imkânı dolayısıyla Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne kaydolmuş, 1955’te bu okulun Maliye Şubesi’nden mezun olmuştur. 1956-59 arasında Maliye Müfettiş Muavini, 1959-1965 yılları arasında da Gelirler Genel Müdürlüğü Kontrolörlüğü görevlerinde bulunmuştur. 1965’te memurluktan istifa eder. Ve bu tarihten sonra Sezai Karakoç’un bir manada profesyonel edebiyat hayatı başlar. 1971-1973 arasında Maliye Bakanlığı’nda yeniden kısa süreli bir görev aldıktan sonra 1973’ten sonra Karakoç’un devlet vazifeleri tamamen son bulur” dedi.

Prof. Dr. Ak: “Karakoç, köklü bir geçmişe dayanan sözlü kültürün edebiyat havasını çocukluğundan bu yana teneffüs etmiş, ortaokul ve lise yıllarında da şuurlu bir okuma faaliyeti içerisine girmiştir. Üniversitede de yoğun ve nitelikli bir okurluk, aynı zamanda da yazarlık serüveni başlamıştır. Nitekim ilk şiir ve yazıları bu yılların mahsulüdür. Üniversite yıllarında, felsefe tahsili için İstanbul’da tanıştığı hem dergide hem evinde defalarca ziyaret ettiği Necip Fazıl’la ilişkisini sürdürür. Necip Fazıl’ın Ankara seyahatleri söz konusu oldukça buluşmalar gerçekleşir” ifadelerini kullandı.

“Yine Diriliş, Karakoç’un Siyasî Hamlelerinin de Mihrakı ve Mihveri Olur”

Memurluktan ayrıldıktan sonra Sezai Karakoç’un adına Yeni İstanbul, Bâb-ı Ali, Sabah ve Millî Gazete sütunlarında rastlandığını belirten Prof. Dr. Ak, “1969’da şair, bütün bir tefekkürünü, dolayısıyla estetiğini üzerine inşa ettiği “Diriliş” kavramından yola çıkarak Diriliş Yayınevi’ni kurar. Faaliyetine bugün de sadece Karakoç’un eserlerini neşretmek suretiyle devam eden yayınevi aynı zamanda Sezai Karakoç’un dostları ve okurlarıyla, kendisini zamanla bir düşünce ufku ve kutbu gibi gören gençlerle bir araya geldiği yerdir. Diriliş, aynı zamanda Karakoç’un 1960’tan beri değişik zamanlarda, değişik periyotlarda, değişik boyutlarda çıkardığı, başyazarı olduğu ve tabiri câizse birkaç nesli yetiştirip donattığı, birtakım değerler etrafında topladığı siyaset, düşünce ve edebiyat dergisinin adıdır” dedi.

Diriliş’in 1960 İhtilali’ne denk geldiği için sadece 2 sayı devam edebildiğinin altını çizen Prof. Dr. Ak, “Yine Diriliş, Karakoç’un siyasî hamlelerinin de mihrakı ve mihveri olur. Şair 1990’da Diriliş Partisi’ni kurmuş, kitleyle bu kez bir parti genel başkanı sıfatıyla temas kurmuştur. Diriliş kavramı, Karakoç’un henüz Fakülte son sınıf öğrencisi olduğu bir dönemde devam eden Cezayir Bağımsızlık Savaşı dolayısıyla şairin zihninde uyanmış bir kavramdır. Karakoç 1954 yılında Yeni Ay dergisinde “Bir Milletin Ba’sü Bade’l-Mevti” adlı bir yazı neşreder. Karakoç, Afrika’nın diğer bazı bölge ve toplumlarının yaşadığı hürriyet mücadelelerine duyarsız kalmamış, pek çok yazı ve şiirinde bu meseleleri söz konusu etmiştir” açıklamalarında bulundu.

İstanbul Üniversitesi olarak Türk şiirine ve düşünce hayatına yaptığı katkılar dolayısıyla Sezai Karakoç’a fahrî doktora payesi vermekten şeref duyduğunu belirten Prof. Dr. Ak, panele değerli katkılarını sunan kıymetli bilim insanlarına da ayrıca teşekkür ederek sözlerine son verdi.

“Sezai Karakoç’u Ele Alırken Onun Mefkûresini ve Politikasını Birlikte Değerlendirmek Gerekir”

Panelin bir diğer konuşmacısı olan T.C. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Prof. Dr. İbrahim Kalın, “Sezai Karakoç gibi büyük bir fikir ve sanat ustasının burada anılması, üstadın eserlerinin tekrar hatırlatılması ve genç nesillere aktarılması üzerinde daha fazla çalışmalar yapılmasına vesile olması açısından da önem taşıyan bir panel olduğunu düşünüyorum. Tabii Sezai Karakoç’u ele alırken onun mefkûresini ve politikasını birlikte değerlendirmek gerekir. Bunlar asla birbirinden ayrı şeyler değildir. Bizde özellikle modernleşme dönemimizde büyük düşünce akımları aslında edebiyat ve şiir üzerinden yürümüştür. O yüzden Sezai Karakoç’ta da bunu görmek çok şaşırtıcı değil, fakat o mefkûrenin ve politikanın nasıl bir etkileşim içerisinde olduğu, birbirini nasıl beslediğini bize aslında fikirle sanat arasındaki ilişki hakkında da bir takım önemli fikirler veriyor” diyerek konuşmasına başladı.

“Diriliş Aynı Zamanda Bir Uyanış, Bir Çağrı, Bir İtiraz ve Bir İsyandır”

Sezai Karakoç’ta gördüğümüz en önemli hususlardan bir tanesinin her büyük sanat eserinin arkasında büyük bir fikrin olduğu gerçeğinin altını çizen Prof. Dr. Kalın, “Sanatı duygusallıkla ilişkilendirmek yerine onu bir büyük fikir dünyasına, bir zeminine oturtarak yapmak aslında sanatın hayatımız içindeki yerine ilişkin önemli şeyler söylüyor. Estetik kelimesi Yunanca “estetikos” hissetmekten geldiği için genel estetik teorilerinin, algının, hisle ve duygularla ilgili olduğu ifade edilmiştir. Karakoç’un en önemli ifadesi kendisinin de ortaya koyduğu diriliş düşüncesidir. Burada, tabii diriliş kelimesinin kavramının bu şekilde merkeze alınması gelenekle olan bağını ortaya koymaktadır. Karakoç’un hem fikrinde hem de politikasında gelenekle ilişki kopartılmamış ama tekrarlanması gereken olduğu gibi aktarılması gereken bir yapı olarak da telakki edilmemiştir. Gelenekle bu canlı ilişkiyi kurabilmek Karakoç’un bizim düşünce sanat dünyamıza kazandırdığı önemli bakış açılarından bir tanesidir” dedi.

Prof. Dr. Kalın sözlerin devamın şu şekilde konuştu: “Diriliş kelimesinin bu dönemde kullanılması Sezai Karakoç’un bir tarafta geleneğin mefkûresine ve gövdesine bağlı kalırken bunu ifade biçimi çağının diliyle yapabilme kabiliyetine işaret eder. Bu tarafıyla diriliş aynı zamanda bir uyanış, bir çağrı, bir itiraz ve bir isyandır. Zaten kendisi de dirilişi bir dinamik süreç olarak tanımlamaktadır. Kendi ifadesiyle diriliş ruhun açtığı sürekli savaşı sürdürme ve bu savaştan sürekli olarak başarılı çıkma demektir.”

“Sezai Karakoç, Hayatını Türk Edebiyatına, Türkçeye ve Türk İslam Düşüncesine Adamış Bir Sanat ve Fikir Emekçisi Olarak Son Dönem Kültür Hayatımıza Ön Plana Çıkan İsimlerden Biridir”

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Genel Kurulunca Sezai Karakoç’a fahri doktora takdimi kararı oy birliği ile alınıp İstanbul Üniversitesi senatosuna sunulan kararı arz ederek sözlerine başlayan İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hayati Develi, “1933 yılında dünyaya gelen Sezai Karakoç henüz lise yıllarında başladığı yazı hayatını Türk Edebiyatına, Türkçeye ve Türk İslam düşüncesine adamış bir sanat ve fikir emekçisi olarak son dönem kültür hayatımıza ön plana çıkan isimlerden biridir. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı kültür ve sanat büyük ödülü başta olmak üzere ulusal ve uluslararası düzeyde pek çok prestijli ödülün kendisine takdim edilmiş olması onun bir entelektüel ve yazar olarak Türk kültür hayatındaki yerine işaret eder. Sezai Karakoç’un şiir, deneme, hikâye, piyes, düşünce, monografi ve çeviri gibi farklı türlerde elliden fazla kitabı bulunmaktadır. Bunların dışında süreli yayınlarda kalmış ve kitaplarına girmiş yüzlerce yazı çalışması mevcuttur. Külliyatının hem keyfiyet hem kemiyet olarak zenginliği geride bıraktığı ömrünü nasıl bir çaba uğruna vakfettiğinin en önemli göstergelerinden biridir” diyerek sözlerini sürdürdü.

“Eserlerindeki Temel Kaygısı ve Ortak Tema İnsanlık İçin Nasıl Daha İyi Bir Gelecek İnşa Edilebileceği Meselesidir”

Prof. Dr. Develi, “Sezai Karakoç şiirinin tarihine baktığımızda evvela şunu görürüz ki Türkçenin ve Türk Edebiyatının bir sıkışmışlık içinde olduğu 1950’li yıllarda o şiiriyle Türkçenin yeni bir atılım yapmasını sağlayan öncü isimler arasında yer almış ve çağdaş Türk Edebiyatının da temellerine güçlü katkıda bulunmuştur. Bugüne dek konu hakkında yazılan akademik incelemeler onun şiirini ve nesrinin ne denli güçlü kurucu etkiye sahip olduğunu ortaya koymuştur. Türk düşüncesine ve Türk şiirine sunmuş olduğu en önemli hizmetlerinden biri de bugünün şairinin ve düşünce insanının tarihi müktesebatla nasıl sağlıklı bir diyalog içerisine girebileceğine dair sunmuş olduğu örnekliktir. Zira yazarımızın gerek edebi gerek fikri olsun tüm eserlerindeki temel kaygısı ortak tema insanlık için nasıl daha iyi bir gelecek inşa edilebileceği meselesidir” ifadelerini kullandı.

Açılış konuşmalarının ardından panel moderatörlüğünü İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hayati Develi’nin yaptığı Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersin Nazif Gündoğan’ın “Diriliş Düşüncesinde Ekonomiye Bakış”, Maltepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Durmuş Günay’ın “Sezai Karakoç, Diriliş ve Medeniyet”, İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk’un “Şair ve Fikir Adamı Yönüyle Sezai Karakoç” ve İbn-i Haldun Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Murat Özel’in “Sezai Karakoç ve İslam Klasikleri” başlıklı konuşmaları ile devam etti.

Kaynak: İÜ Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz. Anladım